tosyabelediyesi
 
  TOSYA
  İletişim
  TARİHÇE
  CAMİLERİMİZ
  BAŞKANLAR
  HAMAMLAR
  MİMAR
  EL SANATLARIMIZ
  ŞAHSİYET
  KASTAMONU İLİNİN TOSYA İLÇESİNDE YER ALAN TÜM OKULLAR
  YEMEKLERİMİZ
YEMEKLERİMİZ
YEMEKLER

TOSYA YEMEKLERİ

PİRİNÇ PİLAVI:

TOSYA, PİRİNCİ İLE İLERİ DÜZEYDE MEŞHUR BİR İLÇEDİR.PİRİNÇ SADECE EV DE YAPILAN YEMEKLER ARASINDA DEĞİLDİR
PİRİNCİ DÜĞÜNLERDE MEVLÜTLERDE VE SÜNNET TÖRENLERİNDEDE GELENEKSEL BİR ŞEKİLDE YAPILIP GELEN KONUKLARA YEMEK
OLARAK VERİLİR.

Tosya Pirinci

 

 

Dünya çapında meşhur olan TOSYA PİRİNCİ Devrez çayının eseridir. Tosya Pirinci sadece bu yörede yetişmekte olan pirinç türleri sebebiyle meşhur olmuştur.Devrez ovasında yer alan toprağın yapısı bu özel pirinç çeşitlerinin bu yöreye has bir özelliğe sahip olmasına sebep olmuştur. Tosya da yetişen pirinç türleri dünyanın hiçbir yerinde yetiştirilememektedir
Tosya ovası boyunca uzanan alüvyal alanlar çeltik için temel ekim alanıdır. Tosya?nın tarım alanı 287 072 dekar olup, bu değer ilçe yüz ölçümünün % 24?ü kadardır. Tarım alanlarının 86 122 dekarla % 30?unu sulu tarım alanları oluşturur.
Tosya ilçesinde en çok ekilen çeltik türleri, akkılçık, sarıkılçık, maretelli ve yaşar pirincidir. Dekara 13-23 kg tohum atılmaktadır. 300-700 kg arasında verim alınmaktadır. Kastamonu?nun en çok çeltik yetiştiren ilçesi Tosya?dır. Tosya aynı zamanda Türkiye?de en çok çeltik yetiştiren ilçelerden birisidir.
Tosya ilçesinde çeltik ekim alanları 1 200 ha ile 2 200 ha arasında değişen değerler göstermiştir. Bu ilçenin çeltik ekim alanının en düşük olduğu 1992 yılında üç ilçenin ekim alanları içindeki oranı % 21,2 kadardır. Tosya ilçesinde ekim alanların en yüksek değer gösterdiği yıl ise 2 200 ha ile 1989?dur. Bu değer aynı yıl üç ilçenin ekim alanlarının % 30,3?ünü oluşturur. Tosya ilçesinde çeltik üretimi 3 000 ton (1988) ile 11 000 ton (1989) arasında değişir.
Tosya''da Çeltik Ziraati hakkında daha ayrıntılı bilgi için Salih ŞAHİN''in yaptığı araştırmaya bakabilirsiniz.

 

 




 

    

 

KEŞKEK:

KEŞKEK DE TOSYADA ÖZELLİKLE RAMAZAN AYLARINDA YEDİĞİMİZ İFTAR MENÜSÜNDE BULUNMAKTADIR.AYRİYETTEN KEŞKEK DE PİRİNÇ GİBİ DÜĞÜNLER VE MEVLÜT YEMEKLERİNDE DE YENİLMEKTEDİR.AYRICA KEŞKEK CABA DEDİĞİMİZ ÖZEL TOPRAK KAPLARDA YAPILMAKTADIR.


 

MANTI:

MANTI DA KEŞKEK GİBİ GENELLİKLE RAMAZAN SOFRALARINDA YEDİĞİMİZ YEMEKLERİN BAŞIN DA GELİR.GERÇEKTEN ÇOK LEZZETLİ BİR YEMEKTİR.HAMURUN ET İLE BİRLEŞMESİ İLE YAPILAN BİR YEMEKTİR.


 

İÇLİ KÖFTE:

İÇLİ KÖFTE DE KLASİK EV YEMEĞİDİR KİŞİ İSTEĞE GÖRE MPAPIP YİYEBİLİR.ÖZELLİKLE MİSAFİR YEMEKLERİN DE DE BULUNUR.



BANDUMA:

BANDUMA DA HERKESİN İSTEDİĞİ ZAMAN YİYEBİLECEĞİ BİR YEMEKTİR.HAMUR ÜRÜNÜDÜR.


TARHANA ÇORBASI:

TARHANA ÇORBASI KIŞ GÜNLERİNİN VAZGEÇİLMEZ ÇORBASIDIR.RAMAZAN AYLARIN DA DA İFTARIN İLK MENÜSÜ OLARAK

YENİLİR.TARHANANIN KURUSU VE YAŞI BULUNMAKTADIR.


KİREN TARHANASI

YÖRESEL VE LEZZETLİ BİR YEMEKTİR


TİRİT:

TİRİT DE BİR TÜR ET YEMEĞİDİR KASTAMONU BAŞTA OLMAK ÜZERE KASTAMONUNUN TÜM İLÇELERİN DE YAPILIP YENİLMEKTEDİR..

 


UN HELVASI:

NORMAL ZAMANLARDA DA YENİLİR ,GENELLİKLE DÜĞÜNLERDE,ÖLEN KİŞİNİN ARKASINDAN YAPILIP YENİLİR VE DAĞITILIR. UNU KAVURARAK ELDE EDİLİR.


PASTIRMA:

ETTEN YAPILAN BİR ÜRÜNDÜR



KUYU KEBABI:

KUYUNUN İÇERİSİN DE ATEŞ DE PİŞEN BİR ET YEMEĞİDİR.GENELLİKLE KASTAMONU TAŞ KÖPRÜ DE YAPILIR FAKAT TOSYALILAR TARAFINDAN DA SEVİLEREK YAPILIP YENİLMEKTEDİR.

KETE:

BİR TÜR HAMUR YEMEĞİDİR.


YAŞ FASULYE:

TAZE VE YAŞ FASÜLYELER TOPLANIR,HAŞLANIR MALZEMELERİ KATILIR VE HERKES TARAFINDAN SEVİLEREK YENİLİR.


 

BULAMAÇ:


 

ETLİ EKMEK:

ETLİ EKMEK DE TOSYALILAR TARAFINDAN YAPILIP YENİLİP HATTA SATILMAKTADIR.

 

 

 

HALK OYUNLARI

 

TİRİDİNE BANDIM:
 
Oyunun Öyküsü: Oyun hakkında değişik rivayetler vardır. Birisinde bir sohbet esnasında iki aşık arasında yarışma şeklinde sözler meydana çıkmıştır, ikinci rivayet ise şudur: Eskiden Tosya halkı ticaret maksadı ile sürekli olarak saz dağını asarak Çankırı tarafında "Öteyüz" denilen yöreye giderlermiş. Ekonomik ilişkilerinin yanında bu bölge ile sosyal ilişkilerde de gelişme görülür. Bu yüzden oyunda Ka­radeniz Bölgesinden ziyade İç Anadolu Bölgesi'nin etkisi görülür. Rivayetimiz şöyle: Asığın biri Öteyüz'e giderken Fazlı isminde bir çobanla karşılaşır. Çoban orada sığır otlatmaktadır. Aşığı elinde saz ile görmüştür. Kendisi de yalnızlıktan cani sıkılmıştır. Aşığı yanına çağırır, kedisine bir şeyler çalmasını ister. Âşık pekala der, fakat aklına çalacak bir şey gelmez. Tam o esnada aşık vatandaşın birisinin öküzleri ile beraber çift sürmeye gittiğini görür Bundan esinlenerek:
 
Sabahleyin erken çifte giderken,
Öküzüm torbadan düşmüş gördün mü?
Amanın Fazlım.
 
Daha sonra sığırların içerisindeki mandaya gözü takılır:

Manda yuva yapmış söğüt dalına,
Yavrusunu sinek kapmış gördün mü?
Amanın Fazlım.

 
Dönüşte bir sohbet esnasında bu durumu dile getirir. Halk arasında hikaye şeklinde söylenir. Musiki Cemiyetinin kurulmasından sonra Hakkı Berber bu sözleri toplayarak bir araya getirir. İsmail OKUR (Nayipoğlu)’da tiridine bandım nakaratını ekleyerek bestesini yapar. Mustafa Başefe (Akçak) ve arkadaşları da bunu oyuna dönüştürerek folklorumuza kazandırırlar. O günden bu güne çalınır, söylenir, oynanır.

Sözleri:
Sabahleyin erken çifte giderken, aman aman
Öküzüm torbadan düşmüş, gördün mü? amanın yandım
Tiridine tiridine, tiridine bandım
Bedavamı sandın, para vidim aldım.

Manda yuva yapmış söğüt dalına, aman aman
Yavrusunu sinek kapmış gördün mü? amanın yandım.
Tiridine tiridine, tiridine bandım
Bedavamı sandın, para vidim aldım.

Aşağıda pınar güzellerin yoludur, aman aman
Tosya’da kuşağı ince belin gülüdür, amanın yandım.
Tiridine tiridine, tiridine bandım
Bedavamı sandın, para vidim aldım

Yöresi               : Tosya
Güfte                : Hakkı BERBER
Derleyen           : M. SARISÖZEN
Tarihi               : 22.06.1973
 
2- BEYLER BAHÇESİ:

Oyunun Öyküsü: Eskiden beri oynanmaktadır. Tosya zeybeği diye bilinmekledir. Altı oyuncu ile oynanır. Mustafa Başefe ve arkadaşları oyuna resmi bir hüviyet kazandırmışlardır.
 
Rivayete göre İstiklâl Harbi sırasında Ege bölgesinde askerlik yapan bir genç efelerden etkilenir. Uzun yıllar bu bölgede mücadele vermiştir. Geri döndüğünde kimsesinin kalmadığını görür. Bu duruma son derece üzülerek bu türkünün sözlerini terennüm eder. Sonraları bu sözleri oyuna dönüştürür. Zeybek türünde oynamasa başlar. 

Sözleri:
Beyler bahçesinden atlayamadım.
Cephanem döküldü toplayamadım,
of Düşmanım geliyor haklayamadım 
Yüksek minareden attım ben bir taş
Ne anam var, ne babam, ne gardaş
mimden sonra beşli martin arkadaş 

 
Güfte    : Belli değil
Beste    : Belli değil 

3- DEĞİRMENCİ:

Oyunun Öyküsü: Bu oyun erkekler tarafından düzenlenmiş, erkekler tarafından oynanan bir oyundur. Bu oyunun ortaya çıkmasında Çankırı yarenlerinin etkisi görülür. Bir düğün toplantısında erkekler kendi aralarında eğlenirken erkeklerden bir tanesi zenne kıyafetine bürünerek toplantı yerine gelir. Bu toplulukla değirmencilik yapmakta olan bir genç vardır. Ona güzel sözlerle yarenlik ve atıfta bulu­nur. Mustafa Başefe ve arkadaşları bu durumu bu oyunla sembolize ederler. Oyun Beyler Bahçesi oyununun ekibi ile oynanır. Beyler Bahçesi oyunundan sonra bu oyuna geçilir. Zenne kıyafetindeki oy­uncunun yanında onu koruyan bir de arkadaşı bulunur. Değirmencinin zenneye karşı taşkınlık yapmasını önlemeye çalışır. Sonunda zenne değirmenciyi ikna eder. Çarşamba oyununa geçilir.
 
Sözleri: 
Değirmenci, amanın yallah yallah değirmenci,
Sırma gibi saçlar
Kalem gibi kaşlar
Hep senin olsun
Öğüt öğüt buğdayımı
Olmaz kadıncık olmaz.
Oluklarda su durmaz.
Arkadaşlar razı da olmaz.
Al git buğdayını

Değirmenci, amanın yallah yallah değirmenci.
Elma gibi yanaklar
Kiraz gibi dudaklar
Hep senin olsun
Öğüt öğüt buğdayımı
Olur kadıncık olur
Oluklarda su durur
Arkadaşlar razı da olur
Senin buğday un olur.

Yöresi   : Tosya
Güfte    : Mustafa Basefe
Beste    : Belli değil 

4- ÇARŞAMBA:

Oyunun Öyküsü: Tosya düğünlerini tanıtan bir oyundur. Bu oyunda düğünlerin hafta boyunca devam ettiği, her günün ayrı bir öneminin olduğu belirtilmektedir. Bilhassa Çarşamba günü yapılan törenlerde çok dile getirildiğinden ve oynandığından Çarşamba adini almıştır. İki kişi ile oynanan kıvrak figürlü bir oyundur. Oyunlarımıza başlarken bu oyunla başlanır ve bu oyunla bitirilir. 
Sözleri: 
Çarşambadır Çarşamba
Yarın günden Perşembe
Çarşambayı şaşırma
Perşembeye kaçırma 

Hoppala yavrum yaz geldi
Çarsıya kiraz geldi
Aldım beş okka kiraz
O da yâre az geldi 

Değirmenin bendine
Döner kendi kendine
Değirmende üç kız var
Biri benim dengime 

Derler güzelsin derler
Derler oynaksın derler
Ah şu güzele kim derler
Ona bulgurlu derler

Dam üstünde kartal
Kartal kanadın dartar
Dul garıdan gız alma
Çeker yakanı yırtar
Desinler de desinler

Dilini de dişini de yesinler
Tek meşenin dibinde                                                   
Kız oynatmış disinler 

Güfte    : Belli değil
Beste    : Belli değil 

5- ORTAK BENIM HAKKIMI YEME:

Oyunun Öyküsü: Çarşamba günü kına törenlerinde ortaya çıkmış bir türkü ve oyundur. Saim Oruç ve Mustafa Karaman bu derlemeyi yaparak oyun olarak folklorumuza kazandırmışlardır. 
 
Bu oyunla genellikle yaygın olan ortaklık müessesinin istenilen bir şekilde yürümemesini  oyun ve sözlerle ifade etmeğe çalışmışlardır.

Sözleri: 
Bir kişiyle ortak oldum
Neşe gitti gamla doldum.
Sonunda mevlayı buldum
Ortak benim hakkımı yeme

Ortaklığı sen istedin
Defterle hile ettin
Adaleti nereye deptin
Ortak benim hakkımı yeme 

Bir anahtar sende idi
Bir anahtar bendi idi
Üçüncüsü kimde idi,
Ortak benim hakkımı yeme. 

İnkâr etme gel şekerim
Tersine döndü tekerim
Altun dişini sökerim
Ortak benim hakkımı yeme 

Beraber açlık lokanta
Her gün süründün lavanta
İşin gücün hep avanta
Ortak benim hakkımı yeme  

İkimiz açtık oteli
Sonra olduk mahkemeli
Güldürdün kendine eli
Ortak benim hakkımı yeme. 

 
Yöresi   : Tosya
Güfte    : Mustafa Karaman – Saim Oruç

Beste    : Belli değil

 

 

 
 
   
Bugün 6 ziyaretçi (9 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol